SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

 
SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu'' SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

Gerek Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) gerekse GSM operatörleri depremi suçladılar. Bunların arasında bir dizi kamu kurumunda, hastanelerde ölen ve hatta bile bile ölüme gönderilen insanlar olduğu halde bir tek kamu görevlisi yok. Neredeyse dünyanın en pahalı internet ve mobil iletişim bedellerini ödeyen ülkemiz insanı en çok ihtiyaç hissettiği bir dönemde, hayati önemdeki iletişim ihtiyacını karşılayamadı. Bilgi edinme kapsamında yaptığımız CİMER başvuruları da yanıtsız kaldı. Bu yardımların nasıl kullanıldığı ve kullanılmakta olduğu, şeffaflık geleneği olan bir hukuk devletinde derhal yayınlanır ve ilan edilirdi.  Ne yazık ki depremin birinci yılında adalet rafa kalktı ve kelimenin tam anlamıyla bir hukuk rezaleti yaşandı. Binlercesi de sakat kaldı. *Afet sonrası iyileştirme planının hazırlanmasından ve uygulanmasından sorumlu olacak kurum dahi bulunmuyor*Hatay’da caddelerde, sokaklarda yıkım yapan iş makinaları tozu dumana katarak herhangi bir kurala uymak zorunda kalmadan yıkıma devam ettiler ve ne yazık ki tüm uyarılara rağmen bu yıkımlara devam ediyor. HABERLEŞME KESİLDİ6 Şubat depremlerinde iletişimin neredeyse koptuğu ve haberleşmenin kesildiği ifade edilerek şu bilgiler rapora yansıdı:Depremin üzerinden günler geçtikten sonra bile pek çok yerleşimde yerinde İnternet bağlantısı dahi kurulamadı. Bu durum depremzedelerde bir başka yara açılmasına yol açtı. Bilirkişi raporlarında kusuru tespit edilen kamu görevlilerine aradan geçen bir yıl içinde soruşturma izni dahi verilmedi. *Kayıplarla ilgili en vahim durum da kaybolan çocuklar. *Deprem sonrasında çocuk ve kadınların ihtiyaçları olan malzemelerin gelen yardım kolilerinde yeterince yer almaması, hijyen ihtiyacının ikinci plana atılması kadınların yaşadığı diğer bir problem olarak karşımıza çıktı. Depremin 1 yılında Hatay’da depremzedelerin çadır yangınlarında, sel baskınlarında, kuralsız yıkımlarda, bir türlü düzenlenemeyen trafik keşmekeşi içinde ve elektrik kaçaklarında ölmeye devam ettiğine tanık olduk. Sahra hastaneleri kurulana ve hastalara müdahale imkânı doğana kadar binlerce insan hayatını kaybetti. *Deprem sonrası kaybolan kişi sayısının bini aşkın olduğu; hem bu mevzuya özgü çalışma yürüten Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK) yöneticilerinin, hem de Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar tarafında İçişleri Bakanına yanıtlamak üzere verilen yazılı soru önergesinden öğreniyoruz. Bu görüntüleri tesadüfen yakalayan depremzedeler ve gazeteciler kamuoyuna gerçekleri duyurmaya çalıştı. Arama kurtarma çalışmalarında kurtarılan kadınların mahremiyetini koruma konusunda hassasiyet gösterilmedi.  Hiçbir kamu görevlisi tutuklanmadı. Bu durumun varlığı yangınların depremin ilk günlerinden bu yana ciddi bir meseleye dönüştüğünü göstermektedir. Deprem, özellikle Hatay’da, sağlık politikalarının iflas ettiğini net bir şekilde gösterdi. Kamu binalarında devletin güvencesinde hayatını kaybeden bir tek kamu görevlisine henüz dava açılmadı.  Hatay’da üç büyük kamu hastanesi bulunmaktadır. Üç hastane depremde kullanılamaz hale geldi denildi. Yılı dolarken deprem suçlarına dair paylaştığı istatistiklere de yer verilen raporda şu bilgiler paylaşıldı:“Deprem bölgesinde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalarla ilgili yürütülen ceza soruşturmalarında, 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem başlatılmış, bu kişilerle ilgili 267’si hakkında tutuklama kararı, 984’ü hakkında adli kontrol kararı devam etmektedir. Öldüler mi, kaçırıldılar mı bilinmiyor. En çok ihtiyaç hissedilen bir dönemde gerek kamu gerekse özel şirketler haberleşmeyi sağlayamadılar. *Depremle birlikte İskenderun Limanı’nda bir konteynerde başlayan ve daha sonra yayılan yangın, müdahalenin zamanında yapılmaması sebebiyle, resmi açıklamalara göre 1730 konteynerın içindeki yüklerle beraber tamamen yanmasıyla sonuçlandı. Devletin hiçbir makamı bu konuda açıklama yapma ihtiyacı duymuyor. Raporda, Doğal afetlere karşı önlem alması gereken kurumların içinin boşaltıldığını, halkı kandıran açıklamalar ve mizansellerle gerçeklerin gizlendiği, personel, temsil, tatbikat, eğitim ve benzeri adlar altında devasa bütçelerin ulufe gibi dağıtıldığı bir döneme ışık tutmuştur denildi. *Kadınlar kendilerine özgü fiziksel sorunların yanında, sosyal yıkım yaşamalarına yol açan sorunlarla baş başa kaldı. *Depremin hemen ardından birçok enkazda yangın çıkmış ve yetkililer yangınlara zamanında müdahale edememişti. İNSAN BEDENLERİ ENKAZLARA GÖMÜLDÜ*Ne kadar acı ki enkazlarda ceset parçaları iş makinalarının kepçelerinde sallandı. Ulaştırma Bakanı Ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu 6 Nisan 2024 tarihinde bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada GSM operatörlerinin haberleşmeyi sağlayamadıklarını ve bu nedenle operatör firmalarına para cezası kesildiğini belirtti.  SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ6 Şubat depremlerinde Hatayda neredeyse tüm hastanelerin çöktüğü ve kullanılamaz hale geldiği belirtilen raporda, Deprem sonrasında kamu ve özel tüm hastaneler kullanılamaz hale geldi. *Engellilerin ihtiyacı olan yaşamsal malzemeler, bedensel ve zihinsel engelli bireyler yardım dağıtım noktalarına ulaşamadığı için ihtiyaçlarını karşılamadı. Enkazlarda yanarak hayatını kaybedenlerin kimliğini tespite yönelik DNA örneği dahi alınamamış olanlar var. *Çevre Mühendisleri Odası tarafından yapılan incelemelere göre; 2-3 Eylül 2023 tarihinde Hatay, Antakya Serinyol, Antakya Merkez ve Samandağ Yeşilköy, Samandağ Merkez ve Defne’den aldıkları 45 numunenin 16’sında asbest tespit edildi. 50 bini aşkın insan ölmüş, 100 bini aşkın insan yaralanmış ve on binlerce bina yıkılmış ama sadece 267 kişisi tutuklanmış. Barınma sorunu ilk günlerden itibaren yakıcı şekilde kendini hissettirdi. Yetkililer bu konuda çelişkili açıklamalar yaptılar. *Dondurucu soğukların yaşandığı günlerde gerçekleşen deprem bölgede yaşayan yüzbinlerce insanın evsiz kalmasına yol açmıştı. Bir tek kamu görevlisi dahi sorumluluk alıp istifa dahi etmedi. HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI AYLAR SÜRDÜHasar tespit çalışmaları aylar sürdü ve önemli ölçüde yanlışlıklar barındırıyordu denilen raporda, Hasar tespitinde hatır gönül ilişkilerinden suistimallere kadar her aşamada usulsüzlükler yaşandı. ",Sosyal Haklar Derneği İskenderun Temsilciliği 6 Şubat depremlerine ilişkin bir rapor hazırladı. Hukuk, siyasi iktidar için organize kazançlar sağlayacak şekilde dizayn edilirken Hatay halkı için sadece yoksulluk ve acı üreten bir mekanizmaya dönüştürüldü. Türkiye’de böyle bir yönetim geleneği maalesef yok. *Depremin ardından Türkiye’ye uluslararası yardımlar akmaya başladı. *Depremin hemen ardından Hatay’ın neredeyse tüm ilçelerinden asbest tehlikesine dikkat çekilmiş, “kanser olmak istemiyoruz” çığlıkları atılmıştı. Yaptığımız saha ve açık kaynak araştırmasında halen birçok aile kayıplarını arıyor. Sosyal Haklar Derneği (SHD) İskenderun Temsilciliği, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin deprem raporu hazırladı. Raporda, sağlıktan hukuka kadar pek çok alanda çarpıcı bilgilere yer verildi. Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi deprem suçlarına karşı aslında hiç mücadele etmemişler. Sağlık sistemi tamamen çöktü. HUKUK REZALETİ YAŞANDIRaporda, henüz birkaç yıl önce yapılan binalarda yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:Depremde asla yıkılmaması gereken ve olası depremlerde halkın yaralarını sarması gereken kamu binaları çökmüş, yazılı ve sözlü uyarılar kulak arkası yapılmış ise bunlardan sorumlu olanların yargı önünde hesap vermesi beklenir. Rapordan öne çıkan başlıklar ise özetle şunlar oldu:*Depremden bu yana bir yıl geçmesine rağmen, Hatay halkı her gün aynı plansızlık ve beceriksizlikle karşı karşıya kalıyor. Binlerce binanın hasar tespiti değiştikçe değişti. “Hukuk ve adalet” adına yapıldığı ifade edilen icraatlar, Hatay halkını mağdur eden, çaresizlik yaratan, kaotik bir ortamda halkı nefessiz bırakan eylem ve işlemlerdi diye belirtildi. Hatay Valiliği Asbest tehlikesinin varlığını inkâr ederken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, depremin beşinci ayında “İlk yapılan ihaleler alelacele yapıldığı için şartnamelerde bazı şeyler gözden kaçmış ” diyerek bir itirafta bulundu. Raporda, 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşananlar incelenip detaylı bir şekilde değerlendirildi. ",. AKPnin  2002-2018 yılları arasında 16 yılda 9 defa imar affı çıkarıldığına dikkat çekilen raporda, 6 Şubat depremlerinin imar aflarının ağır bir sonucu olduğuna vurgu yapılarak on binlerce insanın ölümüne doğrudan etkisi olduğu belirtildi. Normal bir hukuk düzeninde aksi düşünülemez. DEPREM SUÇLARINA MÜDAHALE EDİLMEDİ03 Şubat 2024 tarihinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunçun depremin 1.

SHD''den çarpıcı ''deprem'' raporu: ''İmar aflarının ağır bir sonucu''

50 bini aşkın insan ölmüş, 100 bini aşkın insan yaralanmış ve on binlerce bina yıkılmış ama sadece 267 kişisi tutuklanmış. Sağlık sistemi tamamen çöktü. Raporda, sağlıktan hukuka kadar pek çok alanda çarpıcı bilgilere yer verildi. “Hukuk ve adalet” adına yapıldığı ifade edilen icraatlar, Hatay halkını mağdur eden, çaresizlik yaratan, kaotik bir ortamda halkı nefessiz bırakan eylem ve işlemlerdi diye belirtildi. HABERLEŞME KESİLDİ6 Şubat depremlerinde iletişimin neredeyse koptuğu ve haberleşmenin kesildiği ifade edilerek şu bilgiler rapora yansıdı:Depremin üzerinden günler geçtikten sonra bile pek çok yerleşimde yerinde İnternet bağlantısı dahi kurulamadı. Depremin 1 yılında Hatay’da depremzedelerin çadır yangınlarında, sel baskınlarında, kuralsız yıkımlarda, bir türlü düzenlenemeyen trafik keşmekeşi içinde ve elektrik kaçaklarında ölmeye devam ettiğine tanık olduk.  Ne yazık ki depremin birinci yılında adalet rafa kalktı ve kelimenin tam anlamıyla bir hukuk rezaleti yaşandı. Türkiye’de böyle bir yönetim geleneği maalesef yok. Normal bir hukuk düzeninde aksi düşünülemez. Sosyal Haklar Derneği (SHD) İskenderun Temsilciliği, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin deprem raporu hazırladı. *Depremin hemen ardından birçok enkazda yangın çıkmış ve yetkililer yangınlara zamanında müdahale edememişti. AKPnin  2002-2018 yılları arasında 16 yılda 9 defa imar affı çıkarıldığına dikkat çekilen raporda, 6 Şubat depremlerinin imar aflarının ağır bir sonucu olduğuna vurgu yapılarak on binlerce insanın ölümüne doğrudan etkisi olduğu belirtildi. Bu durum depremzedelerde bir başka yara açılmasına yol açtı. Bilirkişi raporlarında kusuru tespit edilen kamu görevlilerine aradan geçen bir yıl içinde soruşturma izni dahi verilmedi.  SAĞLIK SİSTEMİ ÇÖKTÜ6 Şubat depremlerinde Hatayda neredeyse tüm hastanelerin çöktüğü ve kullanılamaz hale geldiği belirtilen raporda, Deprem sonrasında kamu ve özel tüm hastaneler kullanılamaz hale geldi. Bunların arasında bir dizi kamu kurumunda, hastanelerde ölen ve hatta bile bile ölüme gönderilen insanlar olduğu halde bir tek kamu görevlisi yok. Rapordan öne çıkan başlıklar ise özetle şunlar oldu:*Depremden bu yana bir yıl geçmesine rağmen, Hatay halkı her gün aynı plansızlık ve beceriksizlikle karşı karşıya kalıyor. *Engellilerin ihtiyacı olan yaşamsal malzemeler, bedensel ve zihinsel engelli bireyler yardım dağıtım noktalarına ulaşamadığı için ihtiyaçlarını karşılamadı. Raporda, Doğal afetlere karşı önlem alması gereken kurumların içinin boşaltıldığını, halkı kandıran açıklamalar ve mizansellerle gerçeklerin gizlendiği, personel, temsil, tatbikat, eğitim ve benzeri adlar altında devasa bütçelerin ulufe gibi dağıtıldığı bir döneme ışık tutmuştur denildi. Kamu binalarında devletin güvencesinde hayatını kaybeden bir tek kamu görevlisine henüz dava açılmadı. HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI AYLAR SÜRDÜHasar tespit çalışmaları aylar sürdü ve önemli ölçüde yanlışlıklar barındırıyordu denilen raporda, Hasar tespitinde hatır gönül ilişkilerinden suistimallere kadar her aşamada usulsüzlükler yaşandı. Neredeyse dünyanın en pahalı internet ve mobil iletişim bedellerini ödeyen ülkemiz insanı en çok ihtiyaç hissettiği bir dönemde, hayati önemdeki iletişim ihtiyacını karşılayamadı. Bilgi edinme kapsamında yaptığımız CİMER başvuruları da yanıtsız kaldı. Öldüler mi, kaçırıldılar mı bilinmiyor. Bir tek kamu görevlisi dahi sorumluluk alıp istifa dahi etmedi. İNSAN BEDENLERİ ENKAZLARA GÖMÜLDÜ*Ne kadar acı ki enkazlarda ceset parçaları iş makinalarının kepçelerinde sallandı. Yaptığımız saha ve açık kaynak araştırmasında halen birçok aile kayıplarını arıyor. *Depremin ardından Türkiye’ye uluslararası yardımlar akmaya başladı. Arama kurtarma çalışmalarında kurtarılan kadınların mahremiyetini koruma konusunda hassasiyet gösterilmedi. ",. En çok ihtiyaç hissedilen bir dönemde gerek kamu gerekse özel şirketler haberleşmeyi sağlayamadılar. Barınma sorunu ilk günlerden itibaren yakıcı şekilde kendini hissettirdi. Bu durumun varlığı yangınların depremin ilk günlerinden bu yana ciddi bir meseleye dönüştüğünü göstermektedir. *Deprem sonrasında çocuk ve kadınların ihtiyaçları olan malzemelerin gelen yardım kolilerinde yeterince yer almaması, hijyen ihtiyacının ikinci plana atılması kadınların yaşadığı diğer bir problem olarak karşımıza çıktı. Deprem, özellikle Hatay’da, sağlık politikalarının iflas ettiğini net bir şekilde gösterdi. Yetkililer bu konuda çelişkili açıklamalar yaptılar.  Hatay’da üç büyük kamu hastanesi bulunmaktadır. Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi deprem suçlarına karşı aslında hiç mücadele etmemişler. Binlercesi de sakat kaldı. Hukuk, siyasi iktidar için organize kazançlar sağlayacak şekilde dizayn edilirken Hatay halkı için sadece yoksulluk ve acı üreten bir mekanizmaya dönüştürüldü. DEPREM SUÇLARINA MÜDAHALE EDİLMEDİ03 Şubat 2024 tarihinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunçun depremin 1. Üç hastane depremde kullanılamaz hale geldi denildi.  Hiçbir kamu görevlisi tutuklanmadı. Gerek Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) gerekse GSM operatörleri depremi suçladılar. *Kayıplarla ilgili en vahim durum da kaybolan çocuklar. Yılı dolarken deprem suçlarına dair paylaştığı istatistiklere de yer verilen raporda şu bilgiler paylaşıldı:“Deprem bölgesinde yıkılan ya da üzerinde imara aykırı değişiklik yapılan binalarla ilgili yürütülen ceza soruşturmalarında, 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem başlatılmış, bu kişilerle ilgili 267’si hakkında tutuklama kararı, 984’ü hakkında adli kontrol kararı devam etmektedir. Devletin hiçbir makamı bu konuda açıklama yapma ihtiyacı duymuyor. Binlerce binanın hasar tespiti değiştikçe değişti. Raporda, 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşananlar incelenip detaylı bir şekilde değerlendirildi. *Kadınlar kendilerine özgü fiziksel sorunların yanında, sosyal yıkım yaşamalarına yol açan sorunlarla baş başa kaldı. *Dondurucu soğukların yaşandığı günlerde gerçekleşen deprem bölgede yaşayan yüzbinlerce insanın evsiz kalmasına yol açmıştı. Bu yardımların nasıl kullanıldığı ve kullanılmakta olduğu, şeffaflık geleneği olan bir hukuk devletinde derhal yayınlanır ve ilan edilirdi. ",Sosyal Haklar Derneği İskenderun Temsilciliği 6 Şubat depremlerine ilişkin bir rapor hazırladı. *Deprem sonrası kaybolan kişi sayısının bini aşkın olduğu; hem bu mevzuya özgü çalışma yürüten Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK) yöneticilerinin, hem de Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar tarafında İçişleri Bakanına yanıtlamak üzere verilen yazılı soru önergesinden öğreniyoruz. Sahra hastaneleri kurulana ve hastalara müdahale imkânı doğana kadar binlerce insan hayatını kaybetti. Ulaştırma Bakanı Ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu 6 Nisan 2024 tarihinde bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada GSM operatörlerinin haberleşmeyi sağlayamadıklarını ve bu nedenle operatör firmalarına para cezası kesildiğini belirtti. *Depremin hemen ardından Hatay’ın neredeyse tüm ilçelerinden asbest tehlikesine dikkat çekilmiş, “kanser olmak istemiyoruz” çığlıkları atılmıştı. *Afet sonrası iyileştirme planının hazırlanmasından ve uygulanmasından sorumlu olacak kurum dahi bulunmuyor*Hatay’da caddelerde, sokaklarda yıkım yapan iş makinaları tozu dumana katarak herhangi bir kurala uymak zorunda kalmadan yıkıma devam ettiler ve ne yazık ki tüm uyarılara rağmen bu yıkımlara devam ediyor. Bu görüntüleri tesadüfen yakalayan depremzedeler ve gazeteciler kamuoyuna gerçekleri duyurmaya çalıştı. *Çevre Mühendisleri Odası tarafından yapılan incelemelere göre; 2-3 Eylül 2023 tarihinde Hatay, Antakya Serinyol, Antakya Merkez ve Samandağ Yeşilköy, Samandağ Merkez ve Defne’den aldıkları 45 numunenin 16’sında asbest tespit edildi. HUKUK REZALETİ YAŞANDIRaporda, henüz birkaç yıl önce yapılan binalarda yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:Depremde asla yıkılmaması gereken ve olası depremlerde halkın yaralarını sarması gereken kamu binaları çökmüş, yazılı ve sözlü uyarılar kulak arkası yapılmış ise bunlardan sorumlu olanların yargı önünde hesap vermesi beklenir. Hatay Valiliği Asbest tehlikesinin varlığını inkâr ederken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, depremin beşinci ayında “İlk yapılan ihaleler alelacele yapıldığı için şartnamelerde bazı şeyler gözden kaçmış ” diyerek bir itirafta bulundu. *Depremle birlikte İskenderun Limanı’nda bir konteynerde başlayan ve daha sonra yayılan yangın, müdahalenin zamanında yapılmaması sebebiyle, resmi açıklamalara göre 1730 konteynerın içindeki yüklerle beraber tamamen yanmasıyla sonuçlandı. Enkazlarda yanarak hayatını kaybedenlerin kimliğini tespite yönelik DNA örneği dahi alınamamış olanlar var.